Bu çalışmada, Almanya’dan İrlanda’ya, Tunus’tan Türkiye’ye 48 taraf ülkenin bulunduğu ADR sözleşmesinde tehlikeli malların uluslararası karayollarında nasıl taşınacağından, dikkate alınması ve uyulması zorunlu olan kurallardan ve tarafların (alıcı, boşaltan, taşıyıcı, gönderen, paketleyen, yükleyen, dolduran) yükümlülüklerinden bahsedilmektedir. Ayrıca bu çalışmada, 2010 yılında taraf ülkeler arasına katılan Türkiye’nin, ADR sözleşmesine adaptasyonu ve geçiş sürecinde TMGD’nin (tehlikeli madde güvenlik danışmanı) rolü ve önemi, TMFB (tehlikeli madde faaliyet belgesi) zorunlulukları ve düzenlenme kriterleri, tehlikeli madde taşımacılığı yapan araçların ADR mevzuatına uygunluğu ve çevresel açıdan ADR mevzuatının önemi anlatılarak görüş ve önerilerde bulunulmuştur.
ADR kısaltması, orijinal sözleşmenin Fransızca ismindeki kelimelerin ‘(A)ccord Européen Relatif au Transport İnternational Des Marchandises (D)angereuses par (R)oute’ baş harflerinden gelmektedir. ADR (Tehlikeli Malların Karayolu ile Uluslararası Taşımacılığına İlişkin Avrupa Anlaşması), tehlikeli maddelerin, insan sağlığına ve çevreye zarar vermeden, güvenli ve düzenli şekilde kamuya açık karayolu ile taşınmasını sağlayan bir yönergedir. Bu yönerge, taşıma faaliyetinde yer alan tarafların (Gönderici, alıcı, taşıyan, paketleyen, operatör, boşaltan, dolduran, yükleyen vd.) sorumluluk ve yükümlülüklerini de belirler. Bu yönetmelik kapsamında alınan belgelere ve sertifikalara ADR belgesi denir.
ADR yönetmeliği, Birleşmiş Milletler Ekonomi Komisyonu nezdinde 30 Eylül 1957 tarihinde yapılmış ve 29 Ocak 1968 tarihinde yürürlüğe girmiştir. ADR’ye taraf ülkeler ise; Almanya, Andora, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çekya, Danimarka, Estonya, Fas, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, İzlanda, Karadağ, Kazakistan, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya, Liechtenstein, Litvanya, Luxemburg, Macaristan, Makedonya, Malta, Moldovya, Polonya, Norveç, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Tunus, Türkiye, Ukrayna ve Yunanistan’dır.
Ülkemizde ADR standartlarının yürürlüğe girişi 01.01.2010 tarihidir. Gerekli düzenlemeler ise 15.06.2008 tarih ve 26907 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanmıştır (R.G., 2008). 24 Ekim 2013 tarihli ve 28801 sayılı Resmi Gazetede (R.G., 2013) ise “Tehlikeli Maddelerin Karayolu İle Taşınması Hakkında Yönetmelik” yayınlanarak ADR mevzuatı ülkemize uyarlanmıştır. Ayrıca 03.08.2017 tarihli ve 63089 sayılı olur ile yürürlüğe giren ‘Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi Düzenlenmesine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönerge’ ile ülkemizde ADR mevzuatı kapsamında olan işletmeler belgelendirilmiştir ve belgelendirilmeye devam edilmektedir (U.B.A.K., 2017). Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılık Genel Müdürlüğünün verilerine göre Tehlikeli Madde Faaliyet Belgeli firma sayısı ise 28.235’tir. ADR mevzuatına ve yayınlanan yönergeye göre tehlikeli maddelerin karayolu taşımacılığı alanında faaliyet gösteren tarafların dolduran, paketleyen, yükleyen, gönderen, alıcı, boşaltan ve tank konteyner/taşınabilir tank işletmecileri bu faaliyet alanlarından biri veya birden fazlası için ilgili Bakanlığa (Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı) başvurarak Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi (TMFB) almak zorundadır (Şekil 1).
Bu zorunluluk ülkemizde Avrupa’dan biraz farklılık göstermektedir. Ülkemizde tehlikeli madde ile iştigal eden bir işletmenin TMFB alma zorunluluğu iki ana kritere bağlanmıştır. Birincisi, bir takvim yılı içerisinde ADR hükümlerine tabi olan tehlikeli maddelerden net 50 (elli) ton ve üstü miktarlarda işlem yapan gönderen, paketleyen, dolduran, boşaltan ve yükleyen olarak faaliyette bulunan işletmelerdir. İkincisi ise ADR mevzuatında belirtilen sınıflardan Sınıf 1 (Patlayıcı Maddeler) Sınıf 6 (Zehirli ve Bulaşıcı Maddeler) ve Sınıf 7 (Radyoaktif Maddeler) kapsamındaki tehlikeli maddelerle iştigal eden işletmeler herhangi bir işlem miktarına bağlı olmaksızın, Tehlikeli Madde Faaliyet Belgesi (TMFB) almak zorundadır. ADR mevzuatının ülkemize uyarlanması 22 Mayıs 2014 tarihli Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı (TMGD) Tebliğ ile devam etmiştir.
Bu tebliğ kapsamı kimlerin TMGD olabileceklerini, danışman adaylarının almaları zorunlu olan eğitimleri, bu eğitimleri verecek kurumların uyması gereken şartlar gibi hususları netleştirmektedir. TMGD eğitimine katılabilmek için Üniversitelerin Fen ve Mühendislik Fakültelerinden Lisans veya Tehlikeli Madde ve Güvenlik programı/bölümü ön lisans mezunu olma zorunluluğu bulunmaktadır. Bu eğitimlerin kapsamı ise şöyledir; TMGD eğitimlerini ilgili bakanlık tarafından yetkilendirilmiş, TMGDE (Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanı Eğitici) sertifikasına sahip kişiler verebilmektedir. Danışman adayları günde 8 saat ve toplam 8 gün süren zorunlu eğitim sonucu Ulaştırma ve Altyapı bakanlığının yapmış olduğu sınava girmeye hak kazanmaktadırlar. Danışman adaylarının sınav ücretini yatırmaları akabinde 4 sınav hakları bulunmaktadır. 4 sınavda da başarılı olamayan adaylar eğitimlerini yenilemek zorundadırlar. 70 ve üzerinde puan alan adaylar ise ilgili bakanlığın düzenlemiş olduğu Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanlığı Sertifikasını almaya hak kazanırlar. TMGD istihdamı ile ilgili zorunluluk bu tebliğ kapsamında şöyle açıklanmıştır; ADR hükümlerine tabi olan tehlikeli maddelerden net 50 (elli) ton ve üstü miktarlarda işlem yapan gönderen, paketleyen, dolduran, boşaltan ve yükleyen olarak faaliyette bulunan işletmeler ile toplam araç taşıma kapasitesi 50 (elli) ton ve üzerinde olan taşımacılık işletmeleri TMGD istihdam etmek zorundadır. Ayrıca miktarına bakılmaksızın mevzuat çerçevesinde taşıma kategorisi sıfır (0) (Yani miktarı ne olursa olsun ADR hükümlerine tabi maddeler ) olan tehlikeli maddelerle iştigal eden işletmeler de TMGD istihdam etmek zorundadır.
Taşıma kategorisi, ADR mevzuatı bölüm 1.1.3.6’da tehlikeli maddeleri taşıma muafiyeti kapsamında açıklanmıştır. Taşıma kategorisi tehlikeli maddelerin taşıma ünitesi başına düşen en fazla toplam miktarının saptanmasına yardımcı olur. Mevzuata göre;
- Taşıma kategorisi sıfır (0) olan tehlikeli maddelerin taşınmasında hiçbir muafiyet yoktur. ADR mevzuatına her koşulda uyma zorunluluğu vardır. Taşıma kategorisi bir (1) olan tehlikeli maddeler 20 kilogram veya litre’ye kadar belirli muafiyetler çerçevesinde taşınabilir.
- Taşıma kategorisi iki (2) olan tehlikeli maddeler 333 kilogram veya litreye kadar belirli muafiyetler çerçevesinde taşınabilir.
- Taşıma kategorisi üç (3) olan tehlikeli maddeler 1000 kilogram veya litreye kadar belirli muafiyetler çerçevesinde taşınabilir.
- Taşıma kategorisi dört (4) olan tehlikeli maddeler sınırsız miktarda belirli muafiyetler kapsamında taşınabilir.
Taşıma kategorisi sıfır (0) olan maddeler ise;
- Sınıf 1 (Patlayıcı Maddeler) : 1.1A , 1.1L, 1.2L, 1.3L ve UN No:0190 (Patlayıcı Madde)
- Sınıf 3 (Alevlenir Sıvılar) : UN No: 3343(Nitrogliserin Karışımı)
- Sınıf 4.2 (Kendiliğinden Yanmaya Yatkın Maddeler ) : Paketleme Grubu I’e ait maddeler
- Sınıf 4.3 (Su ile temas ettiğinde alevlenir gazlar çıkartan maddeler ) : UN No: 1183 (Etil Diklorosilan) , 1242 ( Metil Diklorosilan)
- Sınıf 5.1 (Oksitleyici Maddeler) : UN No: 2426 (Amonyum Nitrat, Sıvı)
- Sınıf 6.1 (Zehirli Maddeler) : UN No: 1051 (Hidrojen Siyanür, Kararlılaştırılmış)2 , 1600 (Dinitrotoluenler, Erimiş) , 3294 (Hidrojen Siyanür, Alkolde Çözelti)3
- Sınıf 6.2 (Bulaşıcı Maddeler) : UN No: 2814 (Bulaşıcı Madde, İnsanları Etkileyen) , 2900 (Bulaşıcı Madde, Yalnızca Hayvan Sağlığını Etkileyen)
- Sınıf 7 (Radyoaktif Maddeler) : UN No: 2913 (Radyoaktif Malzeme, Yüzey Kontaminasyonlu Nesneler), 2977 (Radyoaktif Malzeme, Uranyum Hekzaflorür, Bölünebilen)
- Sınıf 8 (Aşındırıcı Maddeler) : UN No: 2215 ( Maleik Anhidrit, Erimiş)
- Sınıf 9 (Muhtelif Tehlikeli Maddeler) : UN No: 2315 (Poliklorinlenmiş Bifeniller, Sıvı), 3151 (Polihalojenlenmiş Bifeniller, Sıvı), 3432 (Poliklorinlenmiş Bifeniller, Katı) olarak örneklendirilebilir.
Fakat bu sınıflandırmalar ve gereklilikler ile birlikte Türkiye ADR’ye taraf olmasına rağmen TMGD istihdamı için piyasanın hazır olmadığı kaygısı ile tehlikeli maddelerle iştigal eden işletmelere bir süreliğine bir takım muafiyetler getirmiştir. Bu muafiyetlerin kapsamı ise şöyledir;
- Perakende satış yapan akaryakıt, LPG, CNG, ve LNG istasyon işletmeleri ile LPG, CNG tüp satışı yapan işletmelerin; TMGD istihdam etme veya TMGDK’den hizmet alma zorunluluğu 01.01.2018 tarihine kadar aranmaz,
- Liman Tesisleri ile havayolu kargo terminallerinde tehlikeli maddeleri; gönderen, paketleyen, yükleyen, dolduran ve boşaltan işletmelerin TMGD istihdam etme veya TMGDK’den hizmet alma zorunluluğu 01.01.2018 tarihine kadar aranmaz,
- Karayolu Taşıma Yönetmeliğine göre K1, K2, C1, C2, R1, R2, L1, L2 yetki belgesine sahip olup, Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmelik Kapsamında faaliyet gösteren taşımacıların TMGD istihdam etme veya TMGDK’den hizmetle alma zorunluluğu 01.01.2018 tarihine kadar aranmaz,
- Kamu kurum ve kuruluşlarında TMGD istihdam etme veya TMGDK’den hizmet alma zorunluluğu 01.01.2018 tarihine kadar aranmaz.
Bu tarihten sonra ise (01.01.2018) bahsi geçen muafiyetlerin kalkması Türkiye’de TMGD mesleğinin hak ettiği değeri yeterli olmasa da bir nebze görmesini sağlamıştır.
ADR mevzuatında bölüm 1.8.3.3’te Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanının görev ve sorumlulukları açıklanmış ve bir işletme için çok önemli bir pozisyon olduğu belirtilmiştir. Buradan hareketle danışmanın tehlikeli madde ile iştigal eden bir işletme için hazırlaması gereken, ADR bölüm 1.10.3.2’de belirtilen Güvenlik Planının önemi, 21.yy’nin en büyük sorunlarından birisi olarak görülen çevre sorunlarının çözümü için de önemlidir. Bahsi geçen güvenlik planında “Çevreye Zararlı” olan tehlikeli maddelerin transferleri veya kullanımları sırasında çevresel etkilerini de göz önünde bulundurarak bir yol haritası çizilmektedir. Tehlikeli maddelerin taşınması sırasında kullanılacak güzergâhın belirlenmesi, durma noktalarının belirlenmesi, yükleme veya doldurma sırasında alınması gereken önlemler çevresel açıdan önemli hususlardır. Bu nedenle Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanının işletmeye uyguladığı Güvenlik Planı ile çevre kirliliğinin de önüne geçilebilmektedir. Örneğin ADR kurallarına uygun yüklenmemiş bir aracın kaza anında çevreye verdiği zararın boyutları Şekil 2’de görülmektedir. Tehlikeli madde taşıyan aracın bir TMGD eşliğinde ADR kurallarına uygun yüklenmesi, kaza anında tehlikeli maddenin çevreye yayılmasını minimuma indirecektir.
Tehlikeli Madde Güvenlik Danışmanının önemli bir diğer görevi ise şudur; birlikte yüklenmesi veya taşınması düşünülen tehlikeli maddeleri ADR mevzuatına uygun olarak değerlendirip, ciddi sonuçlara neden olabilecek durumların önüne geçmektir. ADR mevzuatı bölüm 1.10.3’te ciddi sonuçlara neden olabilecek tehlikeli mallara ilişkin hükümler verilmiştir. Bu hükümlere bağlı olarak “Ciddi Sonuçlara Neden Olabilecek Tehlikeli Malların Listesi” oluşturulmuştur. Bu listede hangi tehlikeli maddenin ne ile ve ne kadar taşınabileceği açıkça belirtilmiştir. Ayrıca ADR mevzuatının çevresel açıdan değerlendirmesini yaparken ADR’li araçlardan bahsetmemek olmaz.
ADR’li araçların diğer araçlara göre mevzuat kapsamında çeşitli değişiklikleri söz konusudur. ADR’li araçlar ECE R105 regülasyonu ve 98/91/EC yönetmeliğine uygun üretilmektedir. Bu mevzuat araçların fren, elektrik, mekanik bağlantı ve kullanılan malzemelerin uygunluğunun sorgulandığı ve onay şartlarının tarif edildiği bir mevzuattır. Örneğin tankerlerin sac kalınlığından, sac izolasyonundan ve motor aksamlarına, patlayıcı taşıyan araçların depo kısımlarının yangına dayanıklı kapalı bölmelerden oluşması veya elektrik aksamının araç dışında muhafaza edilmesi gibi güvenliği artırıcı birçok unsur söz konusudur.
Ülkemizde bir yıl içerisinde toplam 33 milyon ton tehlikeli madde taşımacılığı yapılmaktadır ve bu taşımacılığın %90’ı karayolu ile yapılmaktadır. Karayolunda tehlikeli madde taşıyan araçların yaklaşık 30 binini akaryakıt tankerleri oluşturmaktadır. Akaryakıt tankerlerinin ise yaklaşık 8 bini ADR’lidir. Yaklaşık 22 bin konvansiyonel araç ise güvensiz bir şekilde tehlikeli madde taşımaya devam etmektedir. Bunun yanı sıra patlayıcı taşıyan araçların genel ekseriyeti ADR kapsamında üretilen araçlar değildir (Şekil 4). Bu araçlar genellikle belirli bir süre için ilgili bakanlık tarafından “Taşıt Uygunluk Belgesi” alınmış araçlardır (Şekil 3). Ancak tehlikeli madde taşımacılığı, tamamen bu amaç için dizayn edilen araçlarla (Şekil 5) gerçekleştirilmesi gereken oldukça önemli ve ciddi bir iştir. Bu sebeple bu geçiş döneminin daha da uzamamasını sağlayacak özveri ve yaklaşımlar hem devlet kademeleri hem de özel sektör tarafından ivedilikle ortaya konulmalıdır.
ADR’li araçların diğer araçlara göre mevzuat kapsamında çeşitli değişiklikleri söz konusudur. ADR’li araçlar ECE R105 regülasyonu ve 98/91/EC yönetmeliğine uygun üretilmektedir. Bu mevzuat araçların fren, elektrik, mekanik bağlantı ve kullanılan malzemelerin uygunluğunun sorgulandığı ve onay şartlarının tarif edildiği bir mevzuattır. Örneğin tankerlerin sac kalınlığından, sac izolasyonundan ve motor aksamlarına, patlayıcı taşıyan araçların depo kısımlarının yangına dayanıklı kapalı bölmelerden oluşması veya elektrik aksamının araç dışında muhafaza edilmesi gibi güvenliği artırıcı birçok unsur söz konusudur.
Sonuçlar
Anayasa’nın “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlıklı 56. maddesinde, “Herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.” denilmektedir. İlgili madde genel hatlarıyla ele alındığında devlet tehlikeli madde taşımacılığında her türlü güvenlik önlemlerini uygulamak ve uygulatmak zorundadır. İşte bu noktada ADR mevzuatı çevre ve insan sağlığı için hayati öneme sahiptir.
Ülkemiz ADR mevzuatı konusunda, taraf olduğu günden bugüne çok yol kat etmiştir. Ancak denetimlerin istenilen seviyede olmaması, alınması gereken yolun daha çok olduğunu göstermektedir. İş kazalarında Avrupa’da birinci dünyada ise üçüncü olduğumuz düşünülürse denetimlerin sıklaşması tehlikeli maddelerden kaynaklanacak iş kazalarının önlenmesi ve tehlikeli maddelerle iştigal eden işletmelerin ADR mevzuatının zorunluluğunu kavramaları için hayati öneme sahiptir.