Teknolojik aletler hızla gelişiyor. Bu aletlerin önem listesinin başında ise telefon, tablet ve bilgisayarlar vardır. İlk üretildiklerinde diğer aletler gibi tuşluydular. Fakat hızla gelişen teknoloji ile birlikte dokunmatik ekranlar ortaya çıktı. Peki bu kadar çok kullandığımız bu teknoloji hakkında neler biliyoruz?
Dokunmatik Ekranın Tarihi
Dokunmatik ekran ilk olarak 1965 yılında, konumu Malvern’de bulunan Kraliyet Radar Kuruluşu ve orada çalışan Eric A. Johnson tarafından yazılan kısa makaleler ile duyuldu. Daha sonra 1968 yılında, bu teknolojinin hava trafiği kontrol sisteminde nasıl kullanıldığına dair daha detaylı bir makale ile sunuldu. Daha sonra 1970 yılında CERN’de mühendis olarak çalışan Frank Beck ve Bent Stumpe, şeffaf bir dokunmatik ekran geliştirdiler. CERN tarafından üretime konulmuş bu ekran, 1973 yılında kullanılmaya başlanıldı.
Ardından George Samuel Hurst 1975 yılında patentini aldığı Rezistif Dokunmatik Paneli geliştirdi ve üretimi 1982 yılında gerçekleştirildi. İlk çoklu dokunmatik giriş paneli ise 1985 yılında Toronto Üniversitesi’nde bulunan Veri Araştırma Grubu tarafından geliştirildi, ki geliştirilen bu teknoloji artık optik algılama sistemi yerine kapasitans ile çalışıyordu. 1990 başlarında kullanıma hazır hale gelmeye başlamış olan bu teknoloji, üretim maliyetinin çok olmasından dolayı gerçekleşmemiş, fakat Mayıs 2007’de ilk kapasitif dokunmatik ekranı olan LG Prada ortaya çıkmıştır.
Dokunmatik ekran nasıl çalışır ve çeşitleri nelerdir?
Üç çeşit dokunmatik ekran tipi vardır. Her biri farklı şekilde çalışır. Fakat prensipleri aynıdır. Bu ekran tipleri:
- Rezistif Dokunmatik Panel
- Kapasitif Dokunmatik Panel
- Kızılötesi Dokunmatik panel şeklinde sıralanabilir.
Rezistif Dokunmatik Panel: Rezistif Dokunmatik Panel dirençsel bir mantık ile çalışır. Ortası boşluk, iki ana katman ile çalışırlar. Bu katmanların içinde de başka katmanlar vardır. İki ana katman birbirine dönüktür. Bu şekilde dış ana katmana uygulanan bir kuvvet ile ortadaki boşluk kapanır ve elektriksel iletkenlik sağlanmış olur. Nereye dokunulduğu da bu şekilde algılanıp sinyale dönüştürülür. Az yapılan kuvvet aradaki boşluğu kapatmaz, çok yapılan ise hassasiyete zarar verir. Bu tür dokunmatik paneller kalemler ile de çalışabilir. Tepki süresi daha düşüktür ve çoklu dokunmayı desteklemezler. Elektriksel akım sadece belli bir yerden geçmelidir ki nereye dokunduğumuzu anlayabilmeli.
Kapasitif Dokunmatik Panel: Kapasitif Dokunmatik Panel genelde cam içinde saydam iletken bir madde ile, ekrana gerilim uygulanıp ekran üzerinde elektrostatik alan oluşması ile çalışır. Ekrana yük depolayabilen bir cisim yerleştirildiğinde (örneğin parmağımız) elektrostatik alanda bir değişim meydana gelir. Bu değişimi osilatör, uygun bir sinyale dönüştürür ve işlem biriminde uygun koordinat verisi haline getirilir ve sisteme aktarılır. Koordinat verisi sayesinde nereye dokunulduğu belirlenir. Bu teknoloji hassas çalıştığından dolayı daha fazla enerji harcar fakat çoklu ekran dokunmasına olanak verir. Bu teknolojinin en belirgin kullanıldığı yer cep telefonlarıdır. Zamanla cam katmanın incelmesiyle daha kaliteli görüntülere sahip olunuyor, fakat bu da kırılganlığı artırıyor.
Kızılötesi Dokunmatik Panel: Kızılötesi Dokunmatik Panel adı üstünde kızılötesi ışınlarla çalışır. Kızılötesi diyot ile ekranın bir tarafından ekran boyunca devam eden kızılötesi ışınlar gönderilir. Ekranın kenarında bulunan kızılötesi algılayıcılar bu kızılötesi ışık demetlerinin kesilmesini inceler. Dokunulan yerde cismin ışını kesmesi sonucu koordinatlar hesaplanır ve veri gönderimi olur. Bu kızılötesi ışınların mesafe sorunu olmadığı için plazma ekranlarda daha çok tercih edilir.