Merhabalar, ilk yazımda bir mühendis olarak bu mesleğin teorikten çok psikolojik yanını ele almak istedim. Bunun nedeni çoğu kişinin teorik yanını kolay ya da zor da olsa öğrenmesi ama psikolojik kısmı sahada çalışan kişileri daha çok ilgilendiren kısım. Bu yazımda mesleğimizin insanlar üzerindeki etkisini ele almak istedim. Şimdiden okuduğunuz için teşekkür ederim. Bir öğrenci mühendis olmaya nasıl karar verir?
Lisede öğrencilere sunulan seçenekler bildiğiniz gibi Sayısal, Sözel ve Eşit Ağırlık. Sayısal alanında tıp, mühendislik, sağlık bilimleri ve öğretmenlikler ile alakalı bölümler var. Ama sayısal denilince ilk olarak aklımıza tıp ve mühendislik gelir. Öğrenci eğer sözel veya eşit ağırlık seçeneklerini sevmezse veya ailesi istediğinde sayısal seçiyor. Tabii ki sonuç ya hüsran oluyor ya da kendi istediyse mutluluk ve başarı oluyor. Mühendis olmayı ise para getirisi, büyüklerine/başkalarına özenme ya da onların önerileri, ya da ailelerin istemesi sonucu seçiyor. Kendi isteyerek seçen öğrenci zaten başarılı olmayı bir şekilde başarır ama kendi istemeyenler için sonuç daha kötü maalesef.
Mutsuz mühendisler istemeden bu mesleği seçenler ne öğrenciyken ne de meslek hayatında mutlu olamazlar. Mutsuz öğrenciler ya eninde sonunda üniversiteyi bitiriyor ya da yarıda bırakıp kendi istedikleri bölüme geçiyorlar. Ama sonuç ne oluyor? Zaman kaybı. Hem öğrencinin emeklerine yazık oluyor hem de ailesinin onun için yaptıkları boşa gitmiş oluyor. Bunu engellemenin en iyi yolu ailelerin ilk veya ikinci kez üniversite sınavına giren öğrenciyi zorlamaması ama her seçeneği ona göstermesi. Gerekirse bu mesleği yapanlarla iletişime geçmek, başkalarından/öğretmenlerden öneri almak her zaman iyi bir alternatif veya çözüm yoludur.
Meslek Hayatımızdaki Bazı Zorluklar
Akademik alanda çalışan/çalışacak kişiler genelde hem sanayi ile hem de diğer akademisyenlerle iletişim halinde olurlar. Bunun sonucunda akademik alandaki ilk zorluk insan ilişkileridir. Çevresindeki insanlarla anlaşmak veya bir konu üzerinde tartışmak kimi zaman kişi için zor olabilir. Bir mühendis olarak insanlarla anlaşmanın en kolay yolu önyargılı olmamak ve bir mühendis gözüyle karşındaki kişiyi inceleyebilmektir. Tıpkı bir parçayı veya binayı resmederken en ince ayrıntısına dikkat etmek gibi, karşımızdaki kişinin/kişilerin artı ve eksi yönlerini değerlendirmek her zaman işimizi kolaylaştırır.
Gelelim sahada aktif mühendislik yapan kişilere… Bu kişiler ilk işe başladıklarında gerek patronu gerek iş arkadaşları gerekse de sorumlu olduğu kişilerle nasıl iletişim kuracağı konusunda zorlanır. Bunu aşmanın en iyi yolu ilk önce patronlarla olan iletişimi öğrenmektir. İş arkadaşlarımızla nasıl iletişim kuracağımız konusu biraz daha kolay olabilir ama patronlarımızla iletişimimizi öğrenmemiz, sorumlu olduğumuz kişilere nasıl davranacağımız konusunda bize örnek olur. Ancak tabii ki iş hayatının asıl zorluğu işin kendisi. Çalışma saatleri, çalışılan ortam, işin kendi zorluğu vb. nedenler kişilerin psikolojisini çok etkiliyor.
Özellikle de çalışma saatlerinin düzenli olmaması insanı tüketiyor. Bu yüzden fikrimce, işe alınırken işverenin konu hakkında işe alınan adaya bunu söylemesi hem kendisi hem de aday için en iyisi olur. İşveren çalışanının 3-5 ay sonra işten çıkmasını önlerken, iş adayı da bu şart ile çalışıp çalışamayacağı konusunda düşünür ve karar verir. Böylece hem işveren hem de iş adayı hiçbir şey kaybetmemiş olur. Akademik alanda çalışan kişiler tez/proje yapımında, aktif mühendislik yapan kişiler ise çalıştığı alanda araştırma-geliştirme, inovasyon, yenilikçi sorun çözümleri vb. hakkında yoğun çaba sarf ederler. Tabii ki tez/proje hazırlamak mecburi olduğunda kişi kendine ayıracak vakit bulma, ara verme, gezme tozma konusunda sorun yaşıyor. Ama aktif mühendislerin çaba sarf ettiği konular daha